Çocuklarda Uyku sorunları

Tedaviler

Çocuklarda Uyku sorunları

ÇOCUKLARDA UYKU SORUNLARI

Araştırmalarla, uykunun, uyanıklıktan bağımsız merkezi sinir sisteminde  ortaya çıkan bir dizi değişme ile oluşan, kendi içinde sınırları açık bir şekilde tanımlanan  beş dönemden oluştuğu ortaya konmuştur.

Beş uyku döneminin biri REM, diğer dört dönemde   Non-REM olarak bilinmektedir. Non-REM uykusu da kendi içinde 1. 2. 3. ve 4. dönemleri içermektedir.

Bir uyku siklusu yaklaşık 90-120 dakika olup, REM ve non-REM dönemlerinden oluşur. Sağlıklı bireylerde bir gece boyunca 4-6 siklus gerçekleşir.

NREM uykusu, toplam uykunun u-80’nini oluşturmaktadır.

Yaş, uykunun  yapısal özellikleri üzerinde önemli belirleyiciler arasında sayılabilir. Bunun yanında psikolojik ve metabolik değişmelerde yapıyı etkilemektedir.

Emriyoda 28. ve 32. haftalar arasında göreceli düzenli uyku-uyanıklık siklusu REM ve inaktif dönemler izlenebilmektedir. Bundan sonra giderek REM ve NREM uykusu daha iyi ayrılabilmektedir.

Zamanında doğan bir bebek 24  saatin 16 saatini uykuda geçirmektedir.

Bir yaşındaki bebek, günün yaklaşık 12-13 saatini gece uykusu,2-2.5 saatini gün içerisinde  bir yada ikiye bölünmüş gündüz uykusu olarak  geçirmektedir.

2-3 yaş arasında sabah uykusu ortadan kalkmakta, öğleden sonra uykuları 4-5 yaşına kadar devam etmektedir

Uyku problemi olan çocuklar, klinik olarak aşağıda belirtilen üç belirtiden birini ya da daha fazlasını gösterirler: birincisi, bu gibi çocuklar güçlükle uykuya dalarlar ya da uyuyamazlar; ikincisi, gündüz uyuklarlar; üçüncüsü, uyku sırasında alışılmadık ya da istenmeyen hareketler yaparlar

Çocuklar arasında kronik uyku bölünmelerinin en sık görülen ve genellikle iyi tanımlanmayan nedenlerinden birisi, soluk alma güçlüğüne bağlı uyku problemidir.

Uyku apnesi olan çocukları anne-babaları, gün içi yorgunluk veya dikkatsizlik yakınmaları nedeniyle hekime getirebilirler. Yürüyen bebeklerde gelişme geriliği sendromunu andıran büyüme geriliği olabilir. Bunun olası nedeni parçalı uyku sırasında yetersiz büyüme hormonu salınımıdır.

Aileleri en sık kaygılandıran başvuru nedeni gece uyanmaları, ikinci sıklıkta ise çocuğun yattıktan sonra istenen sürede uyumamasıdır. 

Anne-babalar tarafından gece uyanmalarının problem olarak kabul edilip edilmemesi, neyin normal olarak kabul ettiklerine bağlıdır. 

Bir araştırmada bebeklerin yaklaşık dörtte birinde haftada beş geceden daha fazla sık uyanma sorunu bulunmuş, ancak annelerin 'unun bunu sorun olarak kabul etmediği saptanmıştır

Oyun çocukları ile okul öncesi yaş grubu çocuklarında uykuya dalma güçlüğünün ve gece

uyanmalarının en sık nedeni uykuya başlama çağrışımları ile ilişkili olanlardır.

Anne babanın yardımı olmaksızın yatağa yatma, kendini rahatlatma ve uykuya dalma, çocuklarda öğrenilen davranışlardır. 

Eğer bir çocuk uykuya dalmak için annesinin yardımına (sallanma, beslenme, kucağa

alınma) ya da özel etkinliğe (oyuncak, müzik, masal) alışmışsa, gece uykusu içindeki uyku

basamakları arasındaki fizyolojik uyanmalarda da bu gereksinimleri isteyecektir. 

Uykuya dalma güçlüğü olan çocuklardaki bu fizyolojik uyanışlarda anne baba müdahalesi ya da alışılmış özel davranışların yapılması gerekebilir. 

Okul çağı çocuklarında uykuya dalma güçlüğü ve uyuyamama problemleri daha çok anksiyete, üzüntü, stres ve korkulara bağlıdır. Bu problemler gece korkmaya, kabusa ya da gündüz olan travmatik bir olaya verilen tepki şeklinde ortaya çıkabilir. 

Memeyle beslenenlerde, mama ile beslenenlere oranla gece uyanmaları daha sıklıkla olmaktadır.

Ayrıca, memeyle beslenenlerin günlük toplam uyku süreleri ilk iki yaşta daha azdır.

Dört aydan sonra diğer gıdalara geçiş uyku sorunu ile ilişkili olabilir. Dört aylıktan sonra anneler, yatmadan önce verilen gıda miktarını artırarak veya yatma zamanı katı gıdalar vererek doyan bebeğin gece kesiksiz uyumalarını sağlayabilirler.

Gecenin başlangıcında yatağı dışında uykuya dalan bebeklerde, süreç içinde, tekrarlayan uyanmalar daha sık olmaktadır.

Buna zıt olarak, uyumaya kendi yatağında başlayan bebekler geceleri uyandıklarında uykuya dönüşleri daha kolay olmaktadır.

Sirkadien ritm dissomnileri günün 24 saatinde uygunsuz uyuma zamanlamasının olması ile karakterizedir.Uzamış uyku yoksunluğu dönemleri veya devam eden uyku hijyeni düzensizlikleri, kaçınılmaz olarak "gecikmiş uyku fazı sendromu"na yol açar. 

 

Bu durum ergenlerde sık gözlenir. Ergenler gittikçe daha geç saatlere kadar uyanık kalırlar ve

sıklıkla hafta içi günlerde 6-7 saat kadar uyurlar.Tipik olarak, kayıp olan uykunun giderilmesi için hafta sonunda uyku borçlarını ödemeye çalışırlar.

Buna karşın kısa uykuyu izleyen düzensiz uzun uyku periyotları zamanla biyolojik saati bozar.

Programdaki bu düzensizliklere yalnızca kısa süre için ve aralıklarla katlanabilir. 

Gecikmiş uyku fazı sendromu yaşayan bir ergen tipik olarak alışmış olduğu zamanlarda uykuya başlamada sorun yaşar ve sabah uyanması gereken saatte uyanma sorunu yaşar. 

Aileler gencin geç yatmasından, kolay uyandırılamamasından ve gündüz uyuklamasından

yakınırlar. 

Uykuda korku bozukluğu (night terror), uyurgezerlik bozukluğu (somnanbulism) ve konfüzyonlu kısmı uyanmalar, "kısmi uyanma bozuklukları (Arousal disorders)" başlığı altında sınıflandırılan bozukluklar olup belirti yönünden çocuklar ile erişkinler arasında farklılık yoktur.

Uyurgezerlik, Yavaş dalga uykusu sırasında özellikle gecenin 1/3 lük kısmında uykunun başlamasından sonraki ilk üç saat  içinde yataktan kalkma,gezinme gibi ani motor aktivite ile karekterize tablodur. Bu dönemde kişinin uyandırılması güçtür ve bu dönem ait amnezi vardır.

Genel populasyonda prevalansı %2.5-3 çocuklarda görülme sıklığı%-30 dur. 5 yaş civarında başlar. 12 yaş civarında en yüksek görülme sıklığına ulaşır.

Sonra giderek azalır 15 yaş sonrasına çoğunlukla ortadan kaybolur.

Yetişkinlerde  %1 sıklıkla görülür. Cinsiyetler arasında fark yoktur. Hastaların  aile üyelerini